[ssm_form id=’505′]
Meşhur “sanat, sanat için midir; yoksa toplum için mi?” tartışmasının bir sonuna gelemeden “Bilim, bilim için midir yoksa toplum için mi? Yoksa, bilim para için mi?” tartışması, yakın zamanda daha çok gündemde olacak gibi.
Aslına bakarsanız o kadar da olumsuz bir şey değil bu konuda beni düşündüren. Son zamanlarda tüm büyük teknoloji firmalarının yapay zeka çalışmaları içinde olduğunu biliyoruz. Westworld dizisi ile popüler kültürün de çiçeği burnunda bir unsuru haline gelen pek akıllı robot teknolojileri, aslında çoktan farklı endüstrilerde kullanılmaya başladı.
2011 senesinde İngiltere’de kurulan yapay zeka uygulamaları şirketi DeepMind, çok değil yalnız 3 sene sonra Google tarafından satın alındı. Dünyanın en karmaşık, sonsuz hamle olasılığına sahip oyunlarından biri olan Go oyununun dünya şampiyonu Lee Sedol’u yenen yapay zeka programları AlphaGo ile ikinci bir DeepBlue hikayesi yazan şirket, özünde bir “araştırma laboratuvarı” olduklarını her fırsatta dile getiriyor. (yukarıdaki fotoğraf fairplay çerçevesinde AlphaGo ekibi vs Lee Sedol 🙂 )
Google tarafından satın alındıktan sonra, 1-2 sene içinde bambaşka bir alanda çalışmalara başladı DeepMind: sağlık sektörü. Aşağıya linkini eklediğim konuşmada şirketin kurucularından biri, Mustafa Suleyman, hep AlphaGo’yu hem de yeni sağlık çalışmalarını çok güzel bir şekilde anlatıyor.
Bu akıllı sistem, doktorların hastalarına müdahale etme sürelerini gerçekten aza indiren ve en iyi teşhis için doktorlara çok yardım eden bir sistem; bu açıdan bakıldığında geliştirildiği takdirde sağlık sektörünü çok iyileştirebilecek bir uygulama. Öte yandan, pek çok özel sağlık şirketinin veya hastanenin alanında en iyisi olmak için hele hele bu teknoloji çağında gözünü kırpmadan satın alabileceği bir servis.
Elbette sözünü ettiğim sağlık sistemini kurmak öyle birkaç ayda olacak iş değil, eminim arkasında uzun bir çalışma vardır. Ancak bana öyle geliyor ki her ne kadar DeepMind, Google’ın serbest araştırma haklarına müdahale etmediğini iddia etse de günün sonunda DeepMind’ı iş dünyasında ürün değeri olan bir şey üretmek için “motive etmesi” bence kulağa son derece olası geliyor. Şirketin ilk başlarda izlediği yola bakarsanız tam olarak bir katma değer biçilemeyecek ancak insansı düşünme modellerini aşmak üzerine kurulu bir misyon olduğunu söylemek daha kolay. Buradan sağlık sektörüne atlamak, bana ilginç bir “ilham kaynağı” olarak geldi. Keşke fırsatım olsa, röportajlarından bulamadığım bu cevabı, yani sağlık uygulamasını hayata geçirmeyi nasıl kararlaştırdıklarını DeepMind kurucularına sorabilseydim. İkinci bir emre kadar, bana öyle geliyor ki araştırmayı biraz bu yöne çevirmek isteyen “Google etkisi”.
Tabii ortada şeytani bir uygulama falan yok, DeepMind pekala akıllı zekayı sağlık ile birleştirmek isteyen bir şirket olarak da kurulabilirdi, bu da oldukça faydalı ve ilgi çekici bir alan. Ancak teknoloji devlerinin son senelerde kendilerine küçük teknoloji şirketleri kurarak adeta birer ordu kuruyor olması, gelecek on senede bile değil, beş senede hayatımıza nasıl yeniliklerin ve “ihtiyaçların” gireceğini merak ettiriyor doğrusu.
Aşağıdaki infografikte Google’ın 2010 senesinden bu yana bünyesine kattığı büyüklü küçüklü 127 farklı teknoloji şirketinin servis verdiği alanları görebilirsiniz. Kaldı ki bu, yalnızca sektördeki devlerden bir tanesi. Akla gelen diğer devler, örneğin Apple ve Facebook da aşağıdakinden geri kalmayan bir çeşitliliğe sahip onlarca şirketi bünyesine kattı, katmaya da devam ediyorlar.
Öyle görünüyor ki umutlu olduğumuz bu teknolojik gelişmeler, nasıl çaresiz hastalıklara deva ve yeni bir gezegende yaşam şansı vaat ediyorsa bir o kadar da yepyeni, albenili, zamanla eksikliğini inşa edeceğimiz ve bayıla bayıla para ödeyeceğimiz ürün tiplerinin hayatımıza gireceğinin sinyallerini veriyor. Söz gelimi, bugün bir yapay gerçeklik gözlüğü çoğumuz için “lüks bir oyuncak”, birinde gördüğümüz zaman “uaa neymiş ya bu” diye merak ettiğimiz bir şeyken bundan beş sene sonra ilkokula giden bir çocuğun diğer tüm arkadaşlarında olan bir yapay zeka gözlüğü için anne babasına ağlayacak olması; içine yeterince yaratıcılık dahi katılmamış alelade bir örnek olmaktan öteye geçemeyecek.
Sevgiler,
Bengüsu
No Comments / Yorum Bulunmuyor