Hyperloop Fikri Nasıl Ortaya Çıktı?
Vakumlu bir tüpün içinden tren geçirmek fikri aslında o kadar da yeni bir fikir sayılmaz. Zira ilkokul sıralarında bile hava olmayan ortamda sürtünmenin de azalacağını nereden baksanız üç öğrenciden biri söyleyebilirdi herhalde. Hyperloop’u bu kadar “hyper” yapan aslında onun gündeme gelme şekli, olmaz deneni olduran bir dahi tarafından ortaya atılması oldu belki de. Rihanna’nın Barbados’un barlarında keşfedilip elinden tutulması gibi bir hikaye yani anlayacağınız.
Mars’ı kolonize etme amacı ile yola çıkan SpaceX ve fenomen bir araba markası haline gelen Tesla’nın CEO’su Elon Musk’tı hyperloop fikrini ilk kez gündeme getiren. Elon Musk bu fikri 2012 yılında basına ilk açıkladığında Tesla ve SpaceX’in mühendisleriyle fikri modellemeye başlayacaklarını duyurdu. Ancak sonra hem zaten dünyayı değiştirmeye fazlasıyla vakit ayırdığı hem de fikrin daha fazla insan tarafından geliştirilmesi adına hyperloop modelini open source hale getirdi, yani halka açıp “buyrun, benim işim başımdan aşkın ama yapmak isteyen varsa here is the science” dedi.
Hyperloop Nasıl Çalışır?
Fizik konseptleri benim için her zaman anlaması zor, o yüzden de çekici ve havalı olmuştur. Hyperloop’u mümkün kılan birkaç temel şey var aslında. Birincisi tüp içindeki hava ve bu havanın nasıl minimize edilebileceği. Hyperloop tasarımı bunun için tren hareket ederken trenin önünde sıkışacak havayı dağıtacak bir mekanizma geliştiriyor. Bu hava tüp boyunca geriye itilirken yine trenin başından sonuna kadar tren yüzeyinden havayı uzak tutacak mekanizmalara da sahip. Belki daha da önemlisi ise yüksek hıza ulaşması için epey güçlü itilmesi gereken hyperloop’un güneş enerjisi ile çalışması fikri, tünel boyunca kurulacak güneş panelleri ise bu fikri oldukça yapılabilir kılıyor.
Bu kadar basit açıklarken Elon Musk’ın bir videosundan yola çıkıyorum aslında. Benim gibi kafası tam basmayan bir CNN spikeri Elon Musk’a “bu karışık be” diyor. Elon Musk da çaresiz, anlatabileceği en basit formda birkaç cümle kurarak gülüyor, “Yemin ederim o kadar zor değil.”
Bu röportajdan bir kesit için:
Aşağıdaki video da aslında fikrin tarihsel gelişimine kulak veren, benim en başarılı bulduğum özetlerden biri:
Şu An Hyperloop’u Kimler Yapıyor?
Elon Musk’ın çağrısından bu yana hyperloop bilhassa yurtdışında bütün gözleri üzerine toplayan bir girişim olarak yer alıyor. Öyle ya, reklamlardan yılda bilmem kaç dolar kazanacağınız bir .com girişimi değil bu; tüpleri, trenleri, fizik denklemleri ve yüz milyonlarca dolarlık harcaması olan bir girişim. Hyperloop’u geliştiren şirketlerden biri yatırımcıları arasında Elon Musk’ın yakın arkadaşı Shervin Pishevar’ın da bulunduğu bir dizi “novel idea” avcısının yatırımlarıyla açılan Hyperloop One oldu. Hyperloop One, fikrin inşaasına Las Vegas’ta başlamaya karar verdi. 2017’de ilk seferlerine başlamasını umdukları teknolojilerini 2020’ye kadar Amerika’nın başka yerleri, Dubai, Finlandiya, İsviçre ve Rusya’ya da kargo taşıma amacıyla inşaa edeceklerini çoktan duyurdular.
Fikri halka açma girişiminin meyvesini ise JumpStartFund isimli crowdfunding şirketi verdi. Crowdfunding’e Kickstarter ismiyle daha tanıdığız aslında. Kısacası bu fikri dünyadaki her yerden insanın yatırımlarına açarak biriken para ile gerçekleştirme girişimi crowdfunding, bu sistem ile kurulan Hyperloop Transportation Technologies ise en az Hyperloop One kadar iddalı. Bu şirket şu an San Fransisco’yu Los Angeles’a bağlayacak dev projeyi gerçekleştirmeye uğraşıyorken aynı zamanda Slovakya hükümetiyle de Doğu Avrupa’ya yayılacak bir hat anlaşmasına vardıklarını açıkladı. Şirket şu an çalışanlarına maaş değil hisse senedi sunuyor, böylece bu fikre gönül veren insanlar hakkını vererek çalışırlarsa birkaç seneye kalmadan milyoner olmaları işten bile değil.
Peki Zeki Müren de Bizi Görecek Mi?
An itibariyle Hyperloop’un başlangıç kullanımı elbette şehiriçi metrolar gibi kısa mesafeleri değil şehirler arası uzun mesafeleri birleştirmek. Yani aslında insanların uzun vadede daha mobil bir hayat sürmelerinin hayatlarından çaldığı zamanı minimize etmek. Öte yandan zamanla yaygınlaşan bir ulaşım yöntemi olması, psikoloji ve kullanıcı deneyimi birikiminin artması bu ulaşım yöntemine reklam gibi ek gelirler taşıyarak aslında yolcu başına ödenecek parayı düşürecek gibi duruyor.
Bana sorarsanız, şu an dönüm noktası diye tanımladığımız gelişimlerin tarihte geçtiği yollardan birine tanıklık ediyoruz biz de. Zamanında internet denen bir şey ortaya çıktı ve bir anda milaylarca insanı kasıp kavuran bir fenomen haline dönüşmedi. İlk başta dünyanın bazı yerleri interneti duymamıştı bile, bazı yerleri interneti üretip geliştirirken bir gelecek vaat eden bu teknolojiye tutkuyla bağlanıyordu. Zamanla hayatları değiştiren, besin ve hava gibi bir şey haline dönüştü internet; dünyanın bazı yerleri bu teknolojinin en büyük ilahlarını yetiştirirken bazı yerleri tüketici olmaktan öteye çok zor geçti. Aslında hyperloop’u herkese bu kadar anlatmak istemekteki amacım dünyada bir on sene sonrasını bambaşka hale getirecek şeyler her gün gerçekleşirken haberdar olan insanları üç de olsa beş de olsa arttırmak. Devir, kalabalık bir meydandan geçerken acaba bomba patlar mı diye tedirgin olurken aynı zamanda günün yarısını kaplayan çalışma ve eğitim hayatını “neden” “nasıl” sorularıyla tüketme zamanı. Hepimize kolay gelsin.
No Comments / Yorum Bulunmuyor