Bu yazı hayatımın dönüm noktalarından birine, “birinci geleneksel” Hürriyet Girişim Kampı macerama ait.Yarışma sonucunu kamp bitiminde öğrenmeyi bekliyorduk ama sonuçlar bir hafta ertelendi, ben de hem sonuçları duymadan daha objektif hem de sıcağı sıcağına bir yazı patlatmak istedim.
Aslına bakarsanız sonuçların duygularımı pek de etkileme şansı yok çünkü bu hafta cidden hayatımın en kazançlı haftasıydı diyebilirim; pek çok birikim, pek çok farkındalık, pek çok değerli insan kazandım.Aslına bakarsanız çağırılmayı pek beklemeiyordum hatta tatilin tatilinde, okul yokken Denizli’ye teyzemlere ziyarete gitmiştim.Telefonum ilk çaldığında ne düşünceyle açtığımı hatırlamıyorum ama oldukça şaşırmıştım, aklımın ucunda başvurduğum dahi kalmamıştı.Bir an katılıp katılmamak arasında gidip gelmiştim bile, Allah korumuş da bu mükemmel fırsatı kaçırmamışım.Hürriyet ekibi sağ olsun tüm nazımı niyazımı dinleyerek neredeyse son güne kadar benim katılım ve ulaşım bilgilerimi almaya çalıştı.
ve tabi arkadaşlar edinmek, paha biçilemez
Giderken pek de heyecanlı olduğumu söyleyemem, daha çok bilinmezliğin şüphesi vardı.Ama nasıl bir ortama gireceğimi bilseydim veya en azından kalacağımız yer olan Point Hotel’e internetten biraz göz gezdirseydim yolculuğum çok daha değişik bir atmosferde olurdu eminim.
“Bindik bir alamete, gedeyoz kıyamete!” diyerek otele adımımı atar atmaz kendimi eğitim salonunda buldum ve macera başladı.Tam üç gün boyunca, gerçekten birikimi ve kişiliğiyle beni kusursuz bir şekilde aydınlatan eğitmenimiz Ateş Bey ile çok keyifli bir üç gün geçirdik.Aslına bakarsanız bu üç günde yalnızca girişimciliğin değil hayatımızın ve kişiliğimizin detaylarını öğrendik.Kişisel gelişimden tutun psikolojiye, ikna kabiliyetinden tutun girişimcilik ruhuna kadar her şeyi derinlemesine irdeledik.Ateş Bey bize öğretmekten çok keşfettirdi, hepimizi kendi benliğimize doğru bir yolculuğa çıkardı.Öte yandan bir başka boyutta da ummadığım kadar eğlendim.Orada tanıştığım insanlar öylesine orijinal karakterlerdi ki içimden “Vay be!” dedim, hatta bu adar çok donanımlı insanı bir arada görmek bana büyük bir azim aşıladı bile diyebilirim.Birlikte çok keyifli yemekler yedik, sohbetler ettik, oyunlar oynadık.Bir hafta içerisinde heyecanımızı, coşkumuzu ve kaygımızı birlikte yaşamak bizi fark ettirmeden birbirimize bağladı, gerçekten çok değerli arkadaşlıklar kazandık.
Günler nasıl geçti anlamadık, hepimiz son günlerde kendi fikrimizi hayata geçirebilmek için ilk adım olan jüri oylamasına hazırlanıyorduk.Bir hafta içerisinde ben de hem kendimi hem de fikrimi oldukça değiştiren şeyler öğrendim, tüm bunları yoğurarak jürinin karşısına çıkacağımız sunumları hazırladık.Son gün, sırasını bekleyenlerin heyecanı ve sırasını savanların coşkusu, desteği; her gün kahve aralarında keyifli sohbetler ettiğimiz lobiyi sarıverdi.Şu an hissettiğim memnuniyet ve coşkuyu o an da taşıyordum, o yüzden sunumdan sonra kazanmak ya da kaybetmek için çok da endişelenmedim, zaten beklentimin çok çok üstünde kıymetli şeyler kazanmıştum bile.Hayatımda ilk kez kendimi profesyonel bir macerada ifade etme şansı bulacaktım, tüm o hazırlık ve heyecanlı bekleyiş kendimi gösteriye çıkacak bir dansçı gibi hissettiriyordu.Sonunda sunumlar bitti, benimki beklediğim kadar eğlenceli ve keyifli geçti.Bazılarımız hayallerindeki gibi bir on dakika geçiremedi ama yüzü gülenler gülmeyenlerden yardımını esirgemedi.Sonuçların açıklanması için bir süre daha bekleyecek olmamız haberrine ben şahsen üzüldüm çünkü kazananı kutlayacağımız coşkulu bir final bekliyorduk.Ama içimizde ayrılmanın burukluğu olsa da kampın son günü yine neşeyle ve dostlukla bitti.
Şimdi kamptan evime döndüm.Halen üzerimde bir hülya etkisi var, umarum hiç geçmez.Hürriyer Garage sayesinde kendime ve fikrime gerçekten hak ettiği değeri verdim, hayattaki tek amacımın isminin “kendini gerçekleştirmek” olduğunu burada fark ettim.Ağırlanış şeklimizi de pas geçmemek gerek; kahve molalarımızda otelin pistine inen helikopterdeki iş adamlarıyla aynı atmosferde, mükemmel bir Boğaz manzarası eşliğinde ve her gün odamıza fındık, ceviz, badem geriten bir oda servisiyle gerçekten tabiri caizse “first class” bir hafta geçirdik, bizler de kendimizi el üstünde tutulan iş adamları gibi hissettik.Fakat daha da önemlisi, hepsi çok değerli insanlar ve fikirlerle aynı havayı soluyarak yeni bir vizyon kazandık.Ben kendi şahsımda bu ortama kabule dilmenin zevki içinde geleceğe yönelik çok derin bir özgüven ve unutulmayacak dostluklar kazandım.Ve her şeyden önemlisi kendi iç engellerimiz dışında bizi tutan hiçbir şey olmadığını fark ettim.
Bu yazıyı okuyan genç girişimci adaylarına da son birkaç söz…Aslas kendinizi küçümsemeyin, siz kendi fikrinize inanmazsanız başkasından inanç bekleyemezsiniz.O kadar şanslıyız ki aslında, kaybedecek hiçbir şeyimiz yok; tam tersine henüz yolun başındayız ve daha ilerleyeceğimiz, hata yapıp tekrar ayağa kalkacağımız çok yolumuz var.Ve yine şanslıyız ki artık bu zamanlarımızda bizi destekleyen, arkamızda duran ve bize kendimizif ark ettiren insanlar var.
Herkesin hayatının başta Hürriyet Garage macerası olmak üzere kocaman mutluluklarla dolmasını dilerim!
Bengüsu Özcan
No Comments / Yorum Bulunmuyor